Bugun...


Baha Akıner

facebook-paylas
Tarsuslu çirkin kral: Danyal Topatan
Tarih: 12-06-2024 10:17:00 Güncelleme: 12-06-2024 10:17:00


 
Bilinmez ya tarihi! Çocukluğunda sorduğunda “Sıcak basmıştı Tarsus’u oğul, yanıp kavruluyordu Çukurova” demiş anası. Küçük Danyal’ın “Haziran mıydı aylardan ana?” sorusunu da, “Yoksa temmuz, ağustos muydu?” sorusunu da “Heyye, o zamanlardan birindeydi. Ben ne bileyim ayları!” diyerek cevaplandırmış. Öyle anlatır bir röportajında…
Sahi Çukurovalı ne bilir ayları aslında; mayısta çöker de eylüle ekime kadar çıkıp gitmez ciğer gibi yakıp kavuran, güneşe ateş edilesi sarı sıcaklar…
1916’nın bir yaz ayında, Tarsus’un bir virane evinde doğdu Danyal…
Fakir mi fakir bir Ermeni ailenin çocuğu olarak doğdu ya; hissetmeyenler göremezler yürekteki güzelliği, çirkin mi çirkin, kavruk mu kavruk, sert ve asabi görünümüyle ama yufka gibi insan yüreğiyle birlikte…
Ortaokul 1. sınıfta terk etti okulu, çalışmaya başladı. Çünkü çalışmak zorundaydı. Geçim derdi bindi sırtına, erken yaşlarında. Baktı olmadı, önce Mersin’e gitti. Ne yapsın? İlk gördüğü işe balıklama atladı. Çocukluğundan beri içinde de vardı ya, orada tiyatro oyunculuğu denemeleri ve ardından “Yok, böyle olmayacak!” diyerek, 1949 yılında bir daha ayrılmamak üzere ‘taşı toprağı altın’ İstanbul’a…
Spoiler vereyim dilerseniz. Bu adam bugün de kimi anlatıyor dediğinizi duyar gibiyim. Şu Suat Yalaz’ın yazıp yönettiği “Karaoğlan” filmlerinden tanıdığımız meşhuuur Camoka…
*****
Efenim başlıyoruz müsaadenizle: İstanbul’a aynı filmlerde gördüğümüz gibi Haydarpaşa Tren Garı’nın o ünlü basamaklarından tahta bavuluyla indiğinde “Seni yeneceğim İstanbul!” dedi mi bilmem, bilemem? Bildiğim; bu kadar oyunculuğa bu kadar Yeşilçam’a ve Türk sinemasına katkı sunmasına rağmen ömrü boyunca yoksulluktan kurtulamadığı. Sonuçta bir müsabakaysa yaşam; bu hayattan yenik ayrıldığı…
Hep aklındadır ya oyunculuk. Çocukluk rüyalarını süsler hani. Depodan bozma yatakhanede birlikte barındığı arkadaşlarından birinin tavsiyesiyle, deyim yerindeyse boğaz tokluğuna çalışmaya başlar. Yeşilçam’daki bir sette işçi olarak…
Bilenler bilir. Bilmeyenlere de anlatmak gerekir bence. Dediğim gibi: Bu kadar sert görünüşüne rağmen yufka gibi bir yüreği vardır Ahmet Danyal Bayri’nin. Pardon pardon! Böyle deyince anlamazsınız muhtemelen, bu kim diye sorarsınız ya; ben bildiğiniz şekilde dillendireyim adını: Danyal Topatan…
Hahh; şimdi belirdi değil mi, gözlerinizin önündeki o erkek çirkini…
Çalış babam çalış; dinlenmeden, karşılığını alamadan ha babam çalış. O setlerde işçilikten ışıkçılığa, sesçiliğe, figüranlığa; oyunculuktan aktörlüğe hatta senaristliğe, dekoratörlüğe kadar birçok işte çalışan, ömrünü Yeşilçam’da geçiren Danyal Topatan...
*****
1949 yılından 1952 yılına kadar set işçiliği yapmasının ardından; sıra dışı çehresi ve mimikleriyle oynadığı rolün hakkını veren bir çirkin adam olarak mı farkına varıldı, yoksa başarı hikâyelerinde çokça rastladığımız ‘bir gün figüranlarının birisinin sete gelmemesi nedeniyle’ o rol üzerine mi kaldı; bilemem…
Bildiğim, yüzlerce filmde karakter oyuncusu olarak rol alması…
İlk sinema filmi, 1952 yılında çekilen “Meçhul Kahramanlar” idi. Heyecanlıydı Danyal, yıllarca hasret ve azimle beklediği gün gelmişti. Hem de bu sinema filminde oyuncu olarak yer almasının yanı sıra filmin aynı zamanda sanat yönetmeni idi. Ardından 1953 yılında, Atıf Kaptan’ın Kont Drakula’yı canlandırdığı “Drakula İstanbul’da” filmindeki mezarlık bekçisi rolü…
Filmler üst üste geliyordu. Bazı yıllar sanki seri üretim yapılırcasına 5, 6 filmin çekildiği Yeşilçamlı yıllarda yüzlerce film…
Tehlikeli sahnelerin korkusuz kahramanı. Yeri geldiğinde jönlerin dublörü Danyal Topatan…
Hep kötü karakter olarak oynamış ya Yeşilçam’da, iyiyi oynadığı roller de vardır Danyal Topatan’ın. Yılmaz Güney’in 1968 yapımı Seyyit Han (Toprağın Gelini) adlı filminde ‘Hidayet’ rolüyle iyi bir insanı oynamıştır. “Kötü karakter” dedim ya; sokaklarda tepkiler de gördü Danyal Topatan diğer tüm kötüyü oynayan Yeşilçam oyuncuları gibi, Türk halkı tarafından sevildi de, sayıldı ve sarmalandı da sokaklarda…
Ya komedi filmlerindeki başarısı… Yeşilçam tarihine her rolün üstesinden kalkan bir karakter oyuncusu olarak geçmiştir Danyal Topatan…
Yılmaz Güney ile ağabey-kardeş, baba-oğul gibiydiler. Yılmaz Güney, senaryosunu yazdığı, yönetmenlik yaptığı ve oynadığı filmlerde O’na mutlaka bir rol bulurdu. Yılmaz Güney‘le en çok filmde birlikte oynayan oyuncu Danyal Topatan‘dır bu arada. Yaklaşık 50 filmde karşılıklı oynamışlardır...
*****
Hiç evlenmedi Danyal Topatan, severdi çocukları ama çoluk çocuğu da olmadı. Çocukları, oynadığı filmlerdi. Bir anlamda, yüzlerce çocuğu vardı. Hayatını Yeşilçam’a adadı…
“Evlenmedi” dedim ya, bir evi bile olmadı Danyal Topatan’ın. Yanlış anlaşılmasın! Öyle satın alarak değil, bir ev bile kiralamadı hayatı boyunca. Nerede akşam orada sabah, depolarda, sabahçı kahvelerinde, ucuz otel odalarında, oralarda buralarda… Bohem bir yaşamı vardı. İçki, kumar, esrar; serkeş bir yaşam sürdü hayatı boyunca. Ve tabii ki, düzensiz yaşamı nedeniyle erken yaşta ayrıldı şu kavanoz dipli dünyadan…
*****
26 Ekim 1975 Pazar günü fark edildi öldüğü. O günün gecesinde mi ölmüştü, bir önceki günde mi; bilinmez. Bilinen: İstanbul‘da, bir ucuz otel odasında, “Akciğer kanseri” dediler sebebine doktorlar ya, henüz 59 yaşında…
Orada yine başta Yılmaz Güney olmak üzere eski dostları, arkadaşlarıyla buluşmuşlardır diye düşünüyorum. Muhtemelen kâh yine filmler oynuyorlar, kâh yeniden çilingir sofraları kuruyorlardır…
Anısına, bu dünyadaki duruşuna ve üretimlerine saygıyla…




FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI