"Mevsimin suçu yok, yokluğun soğuk! Yokluğunda her sabah bozuk bir 'günaydın' atıyorum çocukluğumdan kalma kumbarama. Geldiğinde sana güzel bir 'hoş geldin' almayı planlıyorum..." demiş ya Murathan Mungan...
Gelir mi, bilinmez. Giden gelmez...
"Lokum getirmişti ve kitap. Ben ruhunu getirsin istemiştim oysa..."
Bu nasıl yokluk, bu nasıl yoksunluk? Bu nasıl soğuk dostlar? Bu da benden olsun o zaman! Şair tezgahlarında eksiğinden bozdurulmuş bu bakire satırlar:
Şiirdir; okunur dillerde,
Söylenir de söylenir!
Bin yıllardır süregelen evrende,
İtinayla üstüne sihirler serpilir.
Bir tat kalır damaklarda.
Gelir geçer.
Söz buruk...
Kıştır biter elbet!
Mücadeleye sevdalı gönül
Bahara eremeden, yazı getirir.
Bir heyecan kalır yüreklerde.
Hatırlanır geçer.
Çehre soluk...
Kadındır gider!
Hiç gitmeyecekmiş gibi sever ama
Yeri geldiğinde hiç sevmemiş gibi terk eder.
Bir acı sevda kalır en derinlerinde.
Deler geçer.
Deleer geçer.
Hiç geçmeyecekmiş,
Hiç bitmeyecekmiş gibi deler!
Kalp kırık...
Kalp buruk...
Kalp soluk...
Artık ve hep,
Kalp paramparça...