Bugun...




facebook-paylas
Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz...
Tarih: 23-12-2023 09:49:00 Güncelleme: 23-12-2023 09:49:00


 

"Şapka giyen kâfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir..."

 

Böyle bağırıyordu Manisa'dan gelen çember sakallı, sarıklı ve cüppeli, 4'ü silahlı, 6 kişi; Menemen’de… Başlarında Derviş Mehmet... Ki; kendileri, biliyorsunuz, Yeni Türkiye’yi inşa eden A Takımı’ndan yani çok büyük devlet büyüklerimizden birinin dedesi. Hani şu kozmik odalı, hani kibar Manisalı…

 

Bu bir, artık ders kitaplarından çıkarılan devrim şehidi Teğmen Kubilay'ın katledilişinin hikâyesidir dostlar. Bırakın safsataları; soysuzu, şerefsizi harici insan evlatları tarafından okuna...

 

Ant olsun ki! Kubilay'ı katledenlerin torunlarına da hiçbir zaman geçit vermeyeceğiz. Böyle de biline...

 

*****

 

Demiştim ya: Başlarında Derviş Mehmet ve 6 tane ağzından salyalar akan köpek diye. 93 yıl önce bugün, 23 Aralık 1930 Salı; Menemen'de Merkez Cami, sabah namazı çıkışı...

 

Yeşil sancağı yola diktiler. Hem bağırıp çağırmaya hem silah zoruyla adam toplamaya başladılar. Köpeklerin başı, kendisini “Mehdi” olarak tanıtan Derviş Mehmet; arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusunun olduğunu, öğle saatine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların, ağzından salyalar aka aka kılıçtan geçirileceğini söylüyordu...

 

Menemen’e dini korumaya geldiklerini söyledi, bağırarak! Durmuyordu... Durmuyorlardı... Kin kusuyorlardı...

 

Olay, kısa sürede ilçede duyuldu. İlçedeki askeri birlikte de…

 

Alay komutanı, henüz 24 yaşında olan öğretmen yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay'ı görevlendirdi. Asteğmen Kubilay, 1 manga askerle olay yerine geldi. Yürekliydi. Olayı yatıştırmak için askerlerinden ayrılıp, tek başına grubun arasına girip, teslim olmalarını istedi...

 

Gruptan biri ateş ederek Asteğmen Kubilay'ı yaraladı. Bunu gören askerler gruba ateş açtılar. Fakat tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardı. Bunun üzerine Derviş Mehmet,

"Bana kurşun işlemiyor!" diye halkı kandırmaya devam etti...

 

Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığındıysa da Derviş Mehmet ve arkadaşları, Kubilay'ı yakaladılar. Ve oracıkta, testere ağızlı bağ bıçağıyla başını kestiler…

 

Kesik başı, yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar. Ancak başaramadılar. Birisi ip getirdi. Kubilay'ın başı, yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya, iple bağlandı. Ve ilçede bağırarak, ağızlarından salya aka aka, kesik başla birlikte yürümeye başladılar. Arkasından askeri birlik olaya müdahale etti. Olay bastırıldı...

 

Mustafa Kemâl Paşa, bu olaya çok kızdı. Bir rivayete göre, ilçenin haritadan silinmesini emretti. Olay sonrasında mahkemeler kuruldu. Katiller yargılandı. 28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi, Menemen'de idam edildi...

 

Bazı yerlerde öyle adlandırılıyor ya, “Menemen Olayı” değildir bu dostlar. "Kubilay ve Bekçiler; Hasan ve Şevki Bey’lerin Katli Olayı"dır...

 

Kubilay Olayı’dır...

 

Bu şekilde anılmalıdır. Manisa’da yuvalanmış tarikatların ve oradan Menemen’e gelmiş gericilerin; Cumhuriyet’e, devrim ve ilkelerine karşı başkaldıran hilafet yanlısı yobazların pisliğidir...

 

*****

 

Mustafa Fehmi Kubilay, atik ve tez canlı bir kişiliğe sahipti. Kitap okumayı, gezmeyi, spor yapmayı seviyordu. Özellikle de futbolu çok seviyordu. Öğretmenlik dışında vakit buldukça Menemen Türk Ocağı’ndaki spor faaliyetlerine katılıyordu. Kendisini yakından tanıyan Mustafa Köken isimli bir vatandaş Kubilay’ı şöyle anlatır: Benim bir kahvehanem vardı. Rahmetli Kubilay sık sık gelirdi. O gelince ben bilirdim ne içeceğini, O’nun için kahve yapardım. Sonra Melâl isimli bir plâk vardı, onu koyardım. Her gelişinde dinlerdi o şarkıyı. Kendisi kısa boylu ve beyaz saçlıydı. Efendi ve hürmetkârdı. Mert delikanlıydı. Dediğini muhakkak yapardı...

 

Yaptı, direndi…

 

Kubilay, o dönemde yaşayan her Cumhuriyet genci gibi ATATÜRK devrimlerine sonuna kadar sahip çıkan, ateşli bir Türk genciydi. Giritli Derviş Mehmet adında bir gericinin, Manisa’dan yola çıkıp gittiği her yerde kendisini mehdi olarak tanıttığı dedikodusu Menemen’e ulaştığında, Türk Ocağı’nda gerçekleştirilen toplantıda kendisi de vardı. O toplantıda, o vatansever gençler, ATATÜRK devrimlerine bağlılık yemini ederek Cumhuriyet’i korumaya yemin ettiler…

 

Kubilay’ın öldürülmesi, ne başlangıçtı ne de son…

 

Tarih boyunca Derviş Mehmet gibi gericiler; Kubilay gibi yenilikçi, çağdaş aydınları öldürmeyi, yok etmeyi istediler. Derviş Mehmet gibiler için Kubilay’lar, her zaman din düşmanı ve kâfirdi. Bu hiç değişmedi…

 

Bu yüzden ne Derviş Mehmet ne de Kubilay; sıradan insanlar değillerdir. İkisi de bir zihniyetin temsilcisidir. Kubilay; ATATÜRK devrimlerinin, çağdaşlığın, Cumhuriyet’in, aklın, bilimin temsilcisiydi. Derviş Mehmet ise şeriatın, gericiliğin, yobazlığın, ATATÜRK ve Cumhuriyet düşmanlığının…

 

*****

 

Derviş Mehmet’ler, Kubilay’ın öldürülmesinden sonra da cinayetlerine devam ettiler. Çorum’da, Ankara’da, İstanbul’da, Maraş’ta, Madımak’ta tekrar tekrar ortaya çıktılar. Tıpkı Kubilay’ı şehit edenler gibi, sözde din düşmanı kâfirleri, Allah için tekbir getirerek öldürdüler. Bugün Ortadoğu’da ve tüm İslam coğrafyasında Derviş Mehmet’ler var. Her yerde bir Derviş Mehmet, bir Kubilay’ın kafasını kesiyor. Hem de din kardeşi olduğu halde…

 

Kubilay’ı öldürenler de, O’nu İslam’ın kutsal mekânı olan bir cami avlusunda öldürmediler mi? “Haksız yere bir cana kıyan tüm insanlığı öldürmüş sayılır” diye emreden bir dinin mabedinde, gencecik masum bir gencin canına kıymadılar mı?

 

Yüzyıllar geçse de değişen bir şey yok ama hiç kimse şunu unutmasın: Cumhuriyet’i yıkmak isteyen, akla, bilime, lâikliğe düşman Derviş Mehmet’ler oldukça; Cumhuriyet’e, lâikliğe, akla, bilime sahip çıkan Kubilay’lar karşılarına çıkmaya devam edecektir. Gerekirse nice nice Kubilay’lar daha bu davada başını kaybeder ama ne ATATÜRK’ten vazgeçeriz ne de O’nun çizdiği yoldan…

 

*****

 

Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki ile birlikte Asteğmen Kubilay'ın anıtları, Menemen'e dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar: İnandılar, dövüştüler, öldüler! Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz...

 

İnandık! Cumhuriyete, demokrasiye, ilkelerine, inkılâplarına, ATATÜRK'e. Hep koruyacağız! Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz...

 

Ruhun şâd olsun Bekçi Hasan...

Ruhun şâd olsun Bekçi Şevki...

Ruhun şâd olsun Asteğmen Kubilay...

 

Minnetle, saygıyla...





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI