Bugun...


Baha Akıner

facebook-paylas
TURİST ÖMER!
Tarih: 21-03-2024 17:41:00 Güncelleme: 21-03-2024 17:41:00


 
 
18 Mart 1995’te, İstanbul’da ayrıldı aramızdan. Hayatta hiç gol atamayan, hep ofsayt pozisyonunda kalan biri olarak tanıdık O’nu: Ofsayt Osman…
Çizgili beyaz gömleği, kahverengi yeleği, kışın da ceket giyen; o çok bilinen ve üzerine yapışan Turist Ömer’den farkı, birçok şey yapmak istemesi ama kaderi ve talihinin bir türlü fırsat vermemesi…
“Turist Ömer” dedim de, hemen anladınız değil mi? Ömrü boyunca hep gol atmak yani hayatta bir şeyi başarmak ister de şansı hiç yaver gitmez, ofsaytta kalır ya; nihayet son serüveninde bir gol atar, yani bir kızın hayatını kurtarır ve mutlu olur. Fakir ama onurlu, fedakâr ve tertemiz sevmesini bilen bir ADAM’dır Ofsayt Osman…
“Ofsayt Osman” mı dedim? Pardon pardon; Turist Ömer…
Kimi zaman Ofsayt Osman’dı, kimi zaman Turist Ömer. Ama hep yüreğimizin gardiyanıydı…
Kimi zaman artist olmak için evini, köydeki sevgilisini terk edip fuhuşa sürüklenen Ayşe’nin hikâyesinde; içki yüzünden her şeyini yitirmiş eski bir İstanbul efendisini olarak görürüz O’nu…
*****
Asker arkadaşı Ahmet Güzelce’nin verdiği eğri selamdan esinlenerek yarattığı ve o muhteşem oyunculuğuyla karaktere nakış nakış ilmek ilmek işlediği, hüzünle baktığında yüreğimizi kavuran ama bir yandan da ağız dolusu tebessümü çehremize yerleştiriveren Turist Ömer…
Hani şu:
“Helâlll!..
Amaneeeeey!..
Turist Ömer derler benim adıma, adıma. Pişman olur bakmayanlar tadıma. Amaneey!..
Sabahları bi kadeh, akşamları beş kadeh.Neşemi de bulunca dalgama da bakarım. Sokaklarda aylak aylak gezerim, gezerim.
İzmaritin kralını seçerim. Amaneey!..
Trafikten çakarım, kıyak oto yıkarım. Hiç bir işte tutunmam hepsinden de bıkarım. Amaneey!..
Güzel kızlar hepsi benim peşimde, peşimde. Tomar tomar paracıklar cebimde. Turist Ömer diyorlar. Birbirlerini yiyorlar. Tatlım canım diyerek peşimden geliyorlar. Amaneey!..
Sabahları bi kadeh, akşamları beş kadeh. Neşemi de bulunca dalgama da bakarım. Annadın mı, ne biliyim? Güzel kızlar hepsi benim peşimde. Paracıklarda tomar tomar onlar da cebimde
Turist Ömer diyorlar, birbirlerini yiyorlar. Tamam mı, helâl…”
Şarkısını duyduğumuzda hemen yüreğimizde ait olduğu yerinden el sallayıveren Turist Ömer…
*****
Turist Ömer ki; hayat felsefesini efkârlı hâlinden dökülen sözcüklerle bize yansıtan; “Yahu ben kuruntu yapmam. Bi’ şey var Müjgan’da. Yüzüğünü takmadı, yüzü hiç gülmedi, gazozunu içmedi. Ya; Müjgan, bugün güzel bile değildi. Ötesi var mı?” dediği hâlini mi?
Yoksa şu 3 günlük dünyada ölümün bile aslında sıradanlığını en güzel açıkladığı, hani ”Hayat demek ölümü beklemek demektir. Az çok hepimiz denizi, yıldızları, ağaçları, işte falanları, filanları göreceğiz. Birçok şeyin tadına bakacağız sonra da ister istemez ‘Gidiyorum Elveda’ şarkısını söyleyeceğiz. Öyle ise gidenin de, kalanın da gönlü hoş olsun…” sözlerini mi daha çok hatırlarız O’nun bahsi geçtiğinde? Bilemem…
Yoksa sevgisini anlatırken “Seni öyle bir severim ki; dengeni kaybedersin. Kiliseye gider, ‘Selamün aleyküm’ dersin” sözlerini mi?
Bence hepsi dostlar, hepsi…
“Hâkim bey, bu da mı gol değil be!” derken yüzünün aldığı üzüntüyü mü hatırlarsınız O aklınıza geldiğinde, yoksa bunu söylerken bile hiçbir zaman pes etmeyen inatçı ve kararlı, dik duruşunu, davranışlarını mı?
Biz gibiydi Turist Ömer dostlar, pardon Sadri Alışık; O, bizden biriydi…
“Uzay Yolu” dizisinden etkilenip de çekilen Yeşilçam filminde “Spak; çay çek bize oradan, demli olsun…” diyecek kadar Çay Edebiyatı hakkında da söyleyecekleri vardı…
Kaybetmek, kaybetme ihtimâli hepimizin korkusudur ya; hani kaybetmemek için şekilden şekle giren omurgasız insanların olabildiğince çok olduğu bu dünyada, “Yalvarmaktansa kaybetmeyi tercih ederim, prensip meselesi…” diyecek kadar da prensipliydi…
“Benim hayatım hüzzama çalar hep, inceden hicaz bir girizgâh ile… Ertesi, haricinden gazeldir. Hafiften bir kemanî klarnet taksimiyle…” diyecek kadar ağır ortamların insanıydı Turist Ömer, pardon Sadri Alışık…
Ben de Sadri Alışık’a hep “Turist Ömer” diyorum, iyi mi!..
Gerçi ne diyecektim ki? Turist Ömer’e “Sadri Alışık”, Sadri Alışık’a “Turist Ömer” derler bu coğrafyada. O kadar özdeşleşmiştir ki…
*****
Sevgiydi derdi hep, her hareketi, kıblesi. Sevmekten hiç usanmazdı. “Öyle bir sevdim ki Müjgan’ı, dünyamı şaşırdım. Haddimi bilemedim. Evleniriz gibi geldi bana. Evimiz yuvamız olur, ışığımız yanar, fakir soframız kurulur gibi geldi bana…” diyecek kadar sevgiye âşık, sevgiye tapan bir yürek…
Kimi zaman yalan söyler de; yüzünden, yüzünün aldığı hâllerden, her hareketinden anlardınız hissederdiniz bunu, sevmediğini söylediği ama çok sevdiği kadının söylerken yüzüne bile bakamadığı anlarda: ”Zaten O’nu hiç sevmedim ben, hiç sevmedim. Yalnızlığımı bölüştüm bir ara hepsi bu kadar. Sonra içten içe gülüştük biraz, bir demet çiçek, niyet kuşu, deniz kıyısı, karpuz sergisi, falan filan…”
“Şu hayatın falanları, filanları; malûm” derken, hayatın falanlarını filanlarını özetler en kısa haliyle, bazen…
Bazen de şiirlere, şarkılara yeni anlamlar yükler. “…Ama kabahat bende değil, şarkılardaki o kızda” diyerek…
Filmlerini izlerken sanki karşılıklı dertleşir gibi olursunuz. ”Düşündüm de, insan ömrü dediğin sayfalık bir hikâye… Onu da olur olmaz şeylerle karalamak yanlış. Her şeye gülüp geçmek lazım. Onun için sen de gül ama yalancıktan değil… Geçmişi, eskiden olanları, kalbinin sızısını, sevdiğin insanı falan her şeyi boş vererek gülmelisin. Gül haydi, yüzüne gülmek yaraşır. Hemen şimdi. Bak, bak ben nasıl gülüyorum dünya umurumda değil!..”
Kurduğu cümleler, dert ortağınızdan duyabileceğiniz cümleler gibidir çoğunlukla. Hep ofsayta düşmekten atamadığı ve hayatında attığını düşündüğü tek golü ise şöyle anlatır: Seni gördüğüm zaman böyle içimde bir şeyler oldu. Konuşmayı beceremem ama anladın di’ mi? Canımsın be! Güneşimsin havamsın, yani şu ağzındaki izmarit yok mu kız! İşte onun gibisin be! Yani buramdasın be! Sen hayatımın tek golüsün yani…
*****
Turist Ömer bu dostlar, pardon Sadri Alışık; yaptıklarını, dokunuşlarını, tam da ortasından hayata bağladığı karakteri anlat anlat bitmez ki…
5 Nisan 1925’te Paşabahçe’de bahçesinde meyve ağaçları bulunan üç katlı ahşap bir evde doğdu…
Mehmet’ini pek kimse bilmez ya, Mehmet Sadrettin Alışık…
Tüm aile büyüklerinin ve kardeşi Nevin’in O’nu “Sadri” diye çağırmaları nedeniyle, hayatının geri kalan kısmını da hep Sadri Alışık olarak geçirdi…
Çocukluk yıllarında Naşit Özcan Tiyatrosu’nu seyrettikten sonra başlayan tiyatro aşkı; okul piyeslerinde, Cağaloğlu Halk Evi’nde ve şimdiki adı “Sadri Alışık Tiyatrosu” olan Küçük Sahne’de devam etti...
Annesi Saffet Hanım ve babası Rafet Kaptan’ın oyuncu olmasına karşı çıkmalarına rağmen, içindeki bu oyunculuk Aşk’ının sönmesine hiçbir zaman izin vermedi. Ve hayatı bir sinema oyuncusu, aktör olarak başarılarla geçti…
İlk filmi “Günahsızlar”ı 1946 yılında çevirdi. Sonrasında şöhret basamaklarını teker teker ve hızla çıkarak, canı kadar sevdiği tiyatrodan Yeşilçam’a adımını attı…
1959 yılında çevrilen “Yalnızlar Rıhtımı” adlı filmde 38 yıllık hayat arkadaşı Çolpan İlhan’a âşık oldu ve aynı yıl evlendiler...
Başarılar…
Başarılar…
Sinema ve roller, roller…
*****
Olabildiğince renkli yaşamındaki en sevdiği dostlarından biri olan içki, bir gün O’na ihanet etti ve ölüm döşeğine düşmesine sebep oldu. Karaciğer kanseri nedeniyle, 1990 yılında, “Mucize Eller” lâkaplı Prof. Dr. Münci Kalayoğlu tarafından bir operasyon geçirdi. Chicagolu 30 yaşındaki bir gencin karaciğerinin kendisine taşındığı bu operasyon, beş yıl daha yaşamasına sebep oldu…
Ömrü boyunca aldığı ödülleri buraya yazmaya kalksak sayfalar yetmez ya; ölümünden 1 yıl önce, 1994’te, son filmi olan Yavuz Özkan’ın yönettiği “Yengeç Sepeti”nde oynar ve buradaki rolüyle son ödülünü kazanır Usta. Son ödülü, Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’dür…
1995 yılının 18 Mart’ında, sanki Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Yaş 35, yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün…” dizelerini doğrularcasına, tam da 70’inde yani; ailesine, biz sevenlerine, canı kadar sevdiği İstanbul’a ve sinemasına veda etti Usta…
Anısına, sanata ve insanlığa katkısına, duruşuna ve muhteşem üretimlerine saygıyla…




FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI