Bugun...


Natali Papanigitidis

facebook-paylas
Favoriler..!
Tarih: 25-04-2024 16:12:00 Güncelleme: 25-04-2024 16:12:00


 

Artık kopyala yapıştır dan ibaret bilgi.

Hooop aldııımmm!

Okumuyor, anlamıyor, araştırmıyor, sorgulamıyor.

Dayatılan bilgi, çürük çarık da olsa inanıp körü körüne savunuyor cehalet.

Teknolojiden bile faydalanırken, bilgi sahtekarlığı diye bir alan oluştu.

Nasıl bir bilgi çöplüğü olduk?..

Bize dayatılanı hemen alıyoruz beynimize ...

Olması gereken bu muydu?

Uyanışın, aydınlanışın amacı bu mudur?

Şifa arıyor insanlar, 5 milyon sözde şifacı türedi.

Büyücüsü, Falcısı tamamen bir sektör artık.

Hem de 5 dakikası 5.000 TL'den.

Uzaktan şifa gönderimi yapıp cukka cebe para indirenler mi?

Yoksa çeşit çeşit şifa ismi çıkarıp, "Kızıl Alfa Melek Enerjisi",

"Blueprint kozmikzortik Şifası" mı?

İsimleri şimdi uydurdum.

Zira bu enerjileri, sözüm ona şifacıların uydurduğu gibi.

Mana tektir.

Bir yerinizden, dua, element, şifalı bitkiler uydurmayın..

Şifayı bilimde, tabiatta, herşeyden önce iç huzurunuzda arayın, lütfen yenilikçi olun.

Herkes bir kanal olmuş.  

Sirius'tan çok serious mesajları varmış.

Orion'dan oreo yollayacaklarmış.

Galaktik federasyona hizmet ediyorlarmış.

Babil'e Annunaki'ler inecekmiş vs.

Yanlış anlaşılmasın ama delirmeye çalışabilirsuniz.

İstediginizin anunakisi de olabilirsuiniz.

Özgür irade, ama başkalarını delirtmeyin, bırakın başkalarının akıl sağlığı korunsun.

Korktuğunuzu besliyorsunuz.

Korkularınızla beslenirken gıda almayı ihmal etmeyin, aç kalıp ölmeyin.

Sürekli negatiften bahsedip çağırıyorsunuz...

Namaste!

iyi tamam, namaste !

Merhaba yi tercih ediyorum bilginize.

yapıştırdın alnına kırmızı gözü, üçüncü gözünde hayırlı uğurlu olsun da, eller dua pozisyonunda iki yoga, bir tütsü ile..

2 meditasyon yaparak 3. göz açılmaz.

Zaten açık olan göz de bunu yazmaz..

Bunların yazılması ise tam tersine hizmet eder.

Neyse..

Öz'e dönelim önce..

Çocukken her şey güzeldi.

Mutluydu insanlık. ..

Değişen hiçbir şey yok.

Sadece çocukken sahip olduğumuz o muhteşem saf ruhu unuttuk, unutturulduk..

Bize öğretilenlerle büyütüldük.

Haritalarla, savaşlarla, antlaşmalarla, garezlerle, kıyımla..

Bir çocuk için ne kadar önemli öyle değil mi?

Nasıl kirletildik, hiç farkına varamadık..

Çünkü bütün çocuklar kirletildi.

Herkes şekil şekil kimlik arayışında...

Boşlukta ışığa kavuşmaya çalışan ateş böcekleri misali,

Milliyetçilik adı altında yıkandık.

Hangi milliyet?

Hangi devlet.

Hepimiz ait olduğumuz toprağa hizmet etmek için hazırlandık.

Bir top üstünde yaşamak için doğduk.

Adına dünya dediler.

Diğer insanlara ve milletlere saygıyı unuttuk.

İnsan sevgimizi kendi çıkarları doğrultusunda garez ve nifak tohumları ekerek beslediler.

İyi insanlığımızı, kardeş sevgimizi unuttuk.

Hani Adem ve Havva dan mutevellit, kardeştik?

Hani yaradılan her canlının kutsallığı?

Toprak insan, insan toprak alma derdinde ..

Kardeşi kardeşe kırdırdılar, nedendir, sormadık.

Sadece ırkçılık bu, ırkımızın köklerini bile araştırmadık.....

Bir kaldıracın çalışma prensibinin, mühendis olmadıktan sonra hiçbir işe yaramadığı bir dünya için eğitildik.

Ne mutlu bize..

Bir domatesin, biberin ya da hayat için gereken hiçbir düzeneğin öğretilmediği, savaş tarihlerinin öğrenimine dayandığı bir düzende harcandık.

Tarih bilmek savaş tarihlerini ezberlemekten ibaret olmamalıydı...

Bir bitkinin nasıl aşılandığını, ne zaman ekildiğini, ne zaman hasat edildiğini, tohumlarını falan öğrenmedik.

Zehirli mantar türlerini öğrenmedik .

Öğretilmedi.

Doğa sevgimizi aşılayan, ekolojik oluşumlardan, bahsedilmedi bizlere.

Islak pamuğa ektiğimiz fasulye tanesindeki umut ta kaldı doğa sevgimiz.

Yetiştirip üretmeyi, ürettiğimizi nasıl tüketeceğimizi öğrenmedik.

Bir vatansever olarak toprağımızı sevmeyi vatana toprağımıza hizmet etmeyi ekip biçmeyi dahi öğrenmedik .

Çocukken hepimiz doktor, hepimiz polis, hepimiz öğretmen, hepimiz avukat ya da hepimiz mühendis olacaktık.

Hiç birimiz çiftçi, üretici olmak da istemedik...

Unutturulduk.

Şimdi ararız ata tohumlarını.

Arasak da satışı yasak olur.

Ve biz uyuruz, üretemeyiz.

Bir bok böceğinin kaç dönüm araziyi gübrelediğini, doğada nasıl ateş yakıldığını, bir evin doğaya uygun nasıl yaratılabileceğini, hayvan diye nitelendirdiğimiz yüce varlıkların doğasını ve onlara nasıl davranmamız gerektiğini, çiftlesmenin ne olduğunu ve nasıl kutsal olduğunu, doganın var olmanın neslin, soyun, ırkın gereği, uyum içinde var oluşu, ahlak ve sevgiyi öğrenmedik.

Ama bir üçgenin iç açılarının toplamını öğrendik.

O açılar bizim işimize çok az yaradı, ama o açıları çok iyi ezberledik.

O açı toplamıyla, cüzdanlarını dolduranlara da hizmet ettik.

Bize nasıl uyum içinde doğa ile yaşayacağımız, hayvan diye nitelendirdiğimiz yüce varlıkların yaşamlarına nasıl saygı duyacağımız öğretilmedi.

Ben bir millet, bir cins, bir ırk, bir kadın, bir erkek, bir insan ya da bir cisim değilim.

Siz de olmayın.

Ben, bizim…

Ben evrendeki herşeyin bir parçasıyım.

Kendinden olmayanı ayrı görmek değil benim bakış açım.

Yaradılış tektir.

Müslümanı, Hristiyani, Musevisi, Ateisti..

Buda'sı.. Şuda sı..

Dalga geçmiyorum.

Sadece bu kadar basit.

Biz bir rüyadayız .

Uyanıp içimize bakmalıyız.

Bizden ne kaldıysa geriye insan sevgisiyle, doğa, hayvan sevgisiyle harmanlamalıyız.

Bunu görmeliyiz ve farkına varmalıyız.

Önemli olan şey, kalbin onu hisset.

Yani vicdanını.

Nefesini.

Nefs'ini eğit.

Doğumdaki sağlığına yönel...

Yaşadığını hisset, doğayla bütünleş...

Odaklan ve AN'la..

O nefes bir AN'da bitecek..

ve sen doğanın toprağın bir parçası olacaksın.

Hücrelerin bir böcek, aklın bir parça toprağa karışacak, vücudun bir çiçek ve ruhun bir rüzgar olacak..

Saçılacaksın evrene. 

İster inan ister inanma ama yok olacaksın ve hemhal olacaksın.

Evrenden bir yıldız tozu gibi geldin, geçtin.

Yaratıldin, görevlendirildin, ve tükendin.

Yine toprak olacaksın daha önce de gördüğün denize, suya, nehirlere, ırmaklara o rüzgarlara karışacaksın.

Peki kimsin sen?

Rica ediyorum..

Bırakın artık..

Gemiler geldi, dünyayı izliyorlar, hasat edecekler, deprem olacak,d ünya dışı varlıklar bizleri kullanıyor.

Kiyamet yaklaşıyor.

Yok şuramıza, buramıza çip taktilar.

Işık hızıyla aydınlandık ...vs gibi saçma sapan çözümlemeleri ve size dayatılan hikayeleri beyninize aldınız.

Kiyamet hazırlığı yapıyorlar, projenin içindeyiz.

Annunakiler falan gelmiyor.

5.boyuta çıkmıyor kimse.

Bu bir asansör değil.

Öyle bir geçiş değil bu...vs ..vs..

Palavra, palavra, palavra.....

Her bilgiyi, her aktarımı, her kişiyi doğru ve tek sanmayın.

Doğru tek değildir.

Bu yüzden de yoktur.

Bütündür .

Bir yanlış varsa, sen doğru olamazsın.

Önce yanlış diye gördüğünü An'laman ve onu kendince deneyimlemen lazım.

İnsanların birbirine hakaret ettikleri "Benim yemeğim, senin yemeğini döver!"

En çok ben bilirim!"

Kim abuk subuk bilgilerle zibilyon olmak ister" ya da "Ben bilmem, benden daha salak olan kocam bilir!”

Dilberin evi barkı da yok, pavyon dansı öğren! gibi beyin yıkayıcı ve oyalayıcılarla tam kıvamında oldun zaten sen…

En büyük yapay zeka deneyisin farkındamısın?..

En yapay zeka da insan

Bilgiyi başka yerde aramayın canikommmm!

Bu bilgi size ne benden gelir, ne bir başkasından.

Can'dan gelir…

Ruhundaki güzellikten gelir..

Unutun tüm öğretileri,

sadece kendinizi düşünün,

Susturun evreni...

Sadece kendinizi duymaya çalışın.

Size yakaran bir siz var içinizde.

Bize ağlayan bir iz var..

O izi bulun.

ve onun peşinden gidin.

Kimse öğretmen değil.

Sizden başka bilge kimsecikler yok.

Her insanın şifacısı da, büyücüsü de kendisi.

Mucize ise tek ve benzersiz yaradışta olan sizsiniz!

O zaman ben kimim ki yazdım bunları?

Ben bizim.

Ne sen varsın,

Ne de ben...!

Gelecekte hiçbirimiz de var olmayacağız...

O kocaman yere göğe sığmayan egolarımız da!!

 

Natali Papanigitidis

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI