Bugun...


Baha Akıner

facebook-paylas
KAYAHAN ACAR 75 YAŞINDA
Tarih: 29-03-2024 10:39:00 Güncelleme: 29-03-2024 10:39:00


 

Her yanımız seçim. Bandı biraz geriye sardıralım mı? Ne dersiniz? Limon çiçeği kokulu, yine, yeniden bir umut sabahında belki iyi gelir. Hani o her şeyin aslı olduğu, her şeyin aslı olduğu için güzel olduğu yıllardan…

Anılarımızdan, hatıralardan…

Radyoda güzel bir tını, hatırlar mısınız eskilerden? Dokuz yüzlü yıllardan…

Hoş bir melodi…

Duru gibi akan, sıcacık hissettiren bir ses, şarkıya şu sözlerle giriyor; “Bir aslan miyav dedi…” Aşk olsun Kayahan, güzel insan; hiç aslan miyav der mi?

Devam ediyor yumuşacık o ses müzikle birlikte; “Minik fare kükredi. Fareden korktu kedi. Kedi pır uçuverdi. Yalan mı, tuhaf mı? Yoksa inanmadın mı?" Bu aforizmaları bile inandıracak kadar hoş insanda hissettirdikleri ya; bir de üstüne müzik yapmış Kayahan Baba, iyi mi?

*****

Bu başlı başına "Bir Aşk Hikâyesi" dostlar. Bu hikâyelerin sahibi, 75 yıl önce bugün, 29 Mart 1949'da, İzmir'de, Albay Süleyman Bey'den oldu da Firüzan Hanım'dan doğdu…

Kayahan Acar, 75 yaşında...

Her iz bırakan, sıra dışı bir sanatçı gibi aforizmaları çoktu…

Çok sevdi, kavuşamadı, özledi de, "O'nsuz olmuyor" diye şarkı yaptı sevdiceğinin üstüne…

"Ne oldu can?" dedi bazen; sordu, soruşturdu, merak etti sevdiğini...

"Anla halimden" dedi bazen de, derin yalnızlıkları içinde…

Çıkamadı bazen de, "Kara saplantım" dedi, karanlıklar içinde saplandığı yerden gün yüzüne…

Öyle hissediyordu, ki sevenler öyle hisseder yalnızlıklarını, asırlardır yalnızdı, çok seviyordu, pişmandı ve O’nsuzluk alın yazısıydı ama "Bir yemin etti ki” dönmedi bir daha…

Öyle gururluydu, öyle gururluydu ki; vursalar da O’nu prangalara, verseler de sevdiceğini ellere, dönmedi, dönemezdi işte...

"Sarı Şeker"inden şekerini istedi bazen, öylesine...

Sevgi’ydi bu hayatta hep paylaştığı ve yaşadığı. Dize dize yazdığı, melodilere büründürüp söylediği o güzel şarkıları. Hep dilinden ve kaleminden, gitarından ve notalarından bal damladı da; hep Sevgi’yi konuştu bu hayatta, Sevgi’yi söyledi, Sevgi’yi yazdı...

Yolu Sevgi'ydi. Yolu Sevgi'den geçenleri buluşturdu hep. Gönüllerimizi fethetti...

*****

3 Nisan 2015'te kaybettik bu Aşk ADAM’ını; yitik bir zamanda, bilinmez bir İstanbul soğuğunda üşüttü tüm Türkiye'yi...

Çok sevdi sanırım sarı saçlısını da, "Sarı saçlarından sen suçlusun" demeyi de ihmal etmedi…

Sevgi adamıydı dedim ya! Aşk'a inanırdı ve Sevgi'ye. Çocukları da severdi. Yeri geldi çocuklara "Ninni"ler söyledi, yeri geldi "E bebeğim eee, eee, e" diye uyuttu da bebekleri...

"Seninle her şeye varım ben!" diyecek kadar çok sevdi…

"Gönül sayfamda açık seçik senin adın yazıyor" diyerek belli etti hep Sevgi’sini...

O'nsuz, "Odalarda ışıksız" kaldı. "Melankoli"ye kaptırdı bazen kendini...

Gözlerine tutuldu yârinin, gözlerinde boğuldu; "Gözlerinin hapsindeyim" diyerek itiraf etmeyi de ihmal etmedi...

Kızdı, yeri geldi de; "Seni versinler ellere, beni vursunlar" dedi. "Sana sevdanın yolları bana kurşunlar" Kıyametler koptu yüreğinde...

Tükendi bazen, paramparça oldu "Bin parçayım hasretinle" dedi "Gece gözlü”süne...

İnsanları da sevdi. Hayatı da sevdi. Sevdirdi hem. O'nunla anlam kazandı Aşk'lar, O’nunla ağır geçti hasretlik sevdalar...

Şarkılarıyla, duruşuyla, yaptıklarıyla, söyledikleriyle, üretimleriyle herkes tarafından sevildi...

Sevmeyeni var mıdır? Bilmem. Yoktur bence. Dedim ya, Aşk ADAM’ıydı diye. Yolunuz Sevgi’den geçtiyse, rastlamışsınızdır O'na bir yerlerde...

"Yolu sevgiden geçen herkesle bir yerde buluştu..." hep...

Penceresinden ağlayan "Mor menekşe"yi bile görebilen, naif yürekli Sevgi ve Aşk ADAM’ı Kayahan Acar doğdu bugün...

*****

Oralarda bir yerlerde, “Yolu Sevgi’den geçenleri” bekliyor. Hem biliyor musunuz, farkında mısınız; “Gönül sayfamızda açık-seçik O'nun adı yazıyor...”

Kendine özgü yorumuyla çok büyük bir iz bıraktı Türk müziğine. Evet; sıra dışı bir yorumcu, sıra dışı bir şarkıcıydı. Ama o sadece bir yorumcu değil, şairdi de. Şiirlerini, bestelerini, güftelerini; kendi de söyledi, paylaştı da tüm müzisyenlerle…

Tarkan - "Yemin Ettim",

İpek Açar - "Mor Menekşe",

Sezen Aksu - "Odalarda Işıksızım",

Sıla - "Canım Sıkılıyor Canım",

Candan Erçetin - "Büyük Aşkım",

Gülşen - "Emrin Olur",

Ajda Pekkan - "Gönül Sayfam",

Funda Arar - "Ve Melankoli",

Mine Koşan - "Allahım Neydi Günahım",

Öykü ve Berk - "Beni Anlamadın Ya",

Mustafa Ceceli - "Sarı Saçlarından Sen Suçlusun”,

Aşkın Nur Yengi - "Atın Beni Denizlere",

Suat Suna - "Yoksun Sen",

Yonca Lodi - "Gözlerinin Hapsindeyim",

Demet Sağıroğlu - "Nar Tanem",

Gülben Ergen - "Devamı Var",

Nilüfer - "Bir Garip Serçe",

Lale Memmedova - "Kar Taneleri",

Mehmet Erdem - "İlk Değil" ve

Emre Aydın - "Her Şeyden Çok (Canımın Yaprakları)" bunlardan bazıları…

Hepsinde ayrı bir duygu ile bestelenen ve insanın bam teline dokunmayı başararak dillerden düşmeyen şarkıların sahibi, Kayahan…

Şarkıları ile kiminin umut ettiği, kiminin pişmanlıklarını gözden geçirdiği, kiminin ise tutkulu bir Aşk’a tutunmasını sağlayan isim; Kayahan…

Gün, Kayahan dostlar…

*****

Kayahan için 13 sayısının bambaşka bir anlamı vardı. Önceleri o da 13'ün uğursuzluğuna inanırken; 1986'da “Geceler” şarkısı ile Akdeniz müzik yarışmasına 13. sıradan girip kazanınca, 13 uğurlu sayısı haline geldi. Bu tarihten sonra birçok işini 13 sayısına göre ayarlamaya başladı…

2000 yılında verdiği röportajında bu konuda şunları söyler: Herkesin bir anormal tarafı vardır. Yıllarca sürdü. 13 numaralı evi kiralayamazdım mesela. Ajandalardaki 13'ü yırtardım. 13'e takıntılıydım. Bir yarışmada Türkiye'de ilk 13'e kaldım ve birinci oldum. Sonra her şeyi 13'e tamamlamaya başladım. İkinci kızım Aslı Gönül'ün ismini bile soyadıyla birlikte 13’e tamamlanacak şekilde belirledik. Çok seviyorum 13'ü, 1986 senesinden beri…

*****

Ve deniz…

Ustanın vazgeçemediği tek şey...

21 yıllık hayat arkadaşı İpek Acar'ı alıp hiç kimselere haber vermeden bir anda sandala binip denize açılmayı çok severdi Kayahan. Denizi bu kadar seven biri olarak balık yemeyi de çok severdi. Balığın iyisinden de balıkçı kadar iyi anlardı…

Adet olduğu üzere konserlerinde çakmak yakılması olayının çok başka bir anlamı vardı. Kapılarda satılan çakmakları Kayahan yaptırırdı. Çakmakların bir yüzünde Kayahan'ın fotoğrafı, diğer yüzünde de "Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz" yazısı olurdu. Kayahan toplanan geliri de şehit ailelerine bağışlardı. "Birileri bu ülkeyi beklemeseydi, biz burada eğlenemezdik" deyip konserlerde çakmak yaktırırdı…

Eşi İpek ile birbirlerine hediye olarak mücevher değil; palmiye, meşe, çam ağaçları alıp Gönül Köşkü'nün bahçesine diktiler…

*****

Şimdi o yetişen ağaçlarda yaşıyor Kayahan. Şiirlerinde, dizelerinde, şarkılarında, yüreğimizde yaşıyor. Ve sonsuza kadar yaşayacak. Her andığımızda, hatırladığımızda…

Anısına, bu dünyadaki Sevgi'ye katkısına, insanlığına ve muhteşem üretimlerine saygıyla…

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI