Bugun...


Halil İbrahim Hüner

facebook-paylas
Soyer, gerçek ''Şehremini'' olabilecek mi?
Tarih: 28-02-2021 21:21:00 Güncelleme: 28-02-2021 21:21:00


 

Kalbim kırıktı, depremle paramparça oldu…

Önceden bilmek, görmek daha fazla yara açıyor insanda.

Dört-beş yıl önce İzmir’deki yerel yöneticilere; ''konutlarımız yaşlı, depreme dayanmaz, kentsel dönüşüm için önümüze koyduğunuz kentsel gaspı kaldırın'' diye adeta yalvardım.

Binlerce kez dil döktüm. Sorun; sadece benim değildi. Binlerce insanı ilgilendiriyordu.

Dinlemediler.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer ve Karşıyaka Belediye Başkan Cemil Tugay’a seçim öncesinde Karşıyaka İlçesi’ndeki ‘’Kentsel gaspı, yani belediyeler eliyle mevcut bina stoklarından birer kat düşürülmesi-eksiltilmesi karının yanlışlığını’’ anlatmış, acil çözüm bulunması gerektiğini dile getirmiştim.

Soyer ve Tugay, dikkatle dinleyip, not aldı, çalışma başlattı. Haksızlığı giderecek imar düzenlemesi belediye meclislerinden geçti. Kararı askıya çıkardıkları 560’ncı gününde yani, 30 Ekim 2020 tarihinde Ege Denizi Sisam açıklarında 6.9 büyüklüğündeki deprem İzmir’i vurdu. 116 yurttaş yaşamını yitirirken, 1034 kişi de yaralandı.

Depremde kaybettiklerimizin dayanılmaz acısı bir yana; çoğu İzmirlinin saniyeler içinde yaşadığı sarsıntıyı, depremde evleri hasar görenler, aradan 120 gün geçtiği halde atlamadı. Çünkü; konutların kentsel dönüşümü konusunda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden beklenen adımlar atılmadı.

Hasarlı konutlarını terk edip, fahiş fiyatla tuttukları kiralık evlere taşınanlarla, köylerine, yakın akrabalarının başka şehirlerdeki evlerine zorunlu gidenlerle, sayıları az da olsa ‘’kış günlerinde’’ yazlık evlerine sığınanlar, ‘’eski konutlarının, eski haliyle veya bir kat artışıyla yenilemesi düşünü kurmayı’’ sürdürüyor.

Yasa ve yönetmelikler; insanların bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarının sağlıklı şekilde yürümesi için yapılır. Anayasamızda ise kişi hak ve menfaatleriyle, malları da çeşitli maddelerle koruma altına alınmıştır. Ama, gelin görün ki masa başında hazırlanan bazı yönetmelikler; Anayasa’yı da kanunları da aşarak, bireylerim hak ve menfaatlerinin önüne set çekiyor. Bürokratlar ise işine gelmeyince topu taca atmak, yurttaşı çaresiz bırakmak için bu yönetmeliklerin arkasına sığınıyor.

Nasıl mı? Çoğu Karşıyakalı “eksiltme mağduru” gibi başımdaki çileyi Anlatayım:

Karşıyaka’da oturduğum bina 1971 yılında, Turizm Bakanlığı yapmış Nihat Kürşat’ın 619 metrekarelik yüzde 67 oturmasıyla planlanmış. 1972 yılında İnşaat bitmiş ve oturma raporu alınmış zemin artı 6 kat, 27 daire, bir kapıcı ve kalorifer dairesi olan yapı.

Depremde zemin ile ilk üç katta kiriş kırığı meydana geldi. Karşıyaka Belediyesi ekipleri inceledi, “hafif hasarlı”, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ekibi de, “riskli yapı, orta hasarlı ama biz kayıtlara hafif hasar diye geçeceğiz, kendiniz yıkıp yaparsınız’’ dedi.

Karşıyaka Belediyesi’nden apartmanımızla ilgili yeni imar planı aldık. Aynı kat oranı korunurken, ‘’arsanın yüzde 60’ına konut yapabilirsiniz ancak, yeni plan notumuzda ön bahçenizden 100 metrelik zorunlu terkiniz var. Bu durumda sizin yeni imar sınır alanınız 519 metre kare, bunun da yüzde 60’ı, 319 metre zemine oturacak’’bilgisi verildi. Oysa “Depremden zarar gören konutların eski hali korunacak’’ denilmiş, ‘’yüzde 20 imar artışı olacağı’’ belirtilmişti.

“Siz bizim ön bahçemizden 100 metre zorunlu terki tretuvar yapmak için istiyorsunuz. Kanunen buna hakkınız yok. Sizin dediğiniz gibi terk edelim ama bu alan yeni imar adası olmadığı için eski oturma alanını baz alın. 419 metre kare zemine oturtalım, zira her katta 4 daire var. Sizin yarı yarıya küçülttüğünüz arsamıza 50 metre karelik konutlar mı yapacağız?’’ diyoruz. Ama derdimizi anlatamıyor, Engeli aşamıyoruz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un son İzmir ziyaretinde bu sorunları aşacağımızı ümit etmiştik. Yine hüsrana uğradık.

Şimdi tek ümidimiz; 1 Mart günü tek gündem maddesiyle olağanüstü toplanacak İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin ‘’30 Ekim depremi sonrası ağır ve orta hasarlı olarak tespit edilen ruhsatlı yapılar ile 1 Ocak 1998 tarihinde yürürlüğe giren ‘Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik’ öncesinde ruhsat alan yapılar veya 6306 sayılı kanun kapsamında riskli olarak belirlenen ruhsatlı yapıları kapsayan düzenleme’’nin onaylanması.

Alınacak bu karar ile hem Tunç Soyer’in hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm meclis üyelerinin İzmir tarihine geçeceğine inanıyorum.

Şehri oylarımızla emanet ettiğimiz ‘’Şehremi/ Belediye Başkanı’’ Tunç Soyer, depremin sarstığı insanlarını alacakları kararla mutlu edebilecek mi, Emanete sahip çıktığını gösterecek mi?

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI