Tarif ederken "yıl" diyorlar adına!.
Özlemi, artık yorulan kâlbimi ağrıtırcasına!...
2 koca yıl!.
Yüzlerce sensiz açan gün, güneş.
Binlerce akrep - yelkovan buluşması.
Ederi eksiğinden yitik hayat kavgası...
2 yıl oldu!.
Çok şey birikti sana anlatacağım Fiko Baba.
Çok şey, gittiğinden beri bu yaşam telaşında...
2 yıl önce bugün,
Kendi elimizle gömdük seni.
İzmir'in bir dağında, çamurlu toprağına...
2 yıldır mikrofonlar öksüz kaldı baba!.
Şiir'lerim yetim.
Şiir yürekliler sensiz - susuz, yokluğunda...
O tok sesinle,
Karnından çıkardığın,
Olabildiğince umarsız ve özgür,
Tok kahkahanla anıyorum seni şimdi;
Alışmak istemediğim,
Yine bir ölüm yıldönümünde..
Gürsu babama selâm söyle!.
Bir gün yitip gittiğimde,
Sesim boşlukta kaybolup,
Çırılçıplak bedenim toprağa gömüldüğünde,
Sizin gibi benim de;
Anlayacağın bir gün yanınıza geldiğimde,
Yine,
Yine güleriz hep birlikte...
Yine Şiir'ler okur,
Şarkılar - türküler söyler,
Eskilerden bahseder, keyifleniriz.
Yine kurarız çilingir sofrasını...
Şiir'ler ve hizmet benden.
Sohbetler, muziplik Gürsu Baba'dan.
Sen yine gül o tok kahkahanla,
Sarmala bizi sıcacık dostluğunla...
2 yıl oldu Fiko baba!.
Buz gibi bir Mart soğuğunda,
Bir İzmir öğle arasında,
Kendi elimizle gömdük seni toprağa...
Halbuki;
Son anında yanında olduğun,
Yakın dostun Can Baba dememiş miydi:
"İnsan hiç arkadaşını gömer mi?"
Nasıl emanet ettik bedenini toprağa,
Bilmem ama; seni çok özledim Fiko Baba...
Biliyorum; oralarda bir yerlerde,
"Araf" diyorlar adına hani;
Bize bakıyorsun,
Biz dostlarını izliyorsun!...
Her bana döndüğünde yüreğin,
Beni gördüğünde, hissettiğinde;
Benden kocaman selam, saygı, hasret sana...