Bugun...


Baha Akıner

facebook-paylas
Gün, Hayrettin Karaca…
Tarih: 04-04-2024 15:10:00 Güncelleme: 04-04-2024 15:10:00


Gün, Toprak Dede dostlar…
Gün, Hayrettin Karaca…
4 Nisan 1922'de, Bandırma'da dünyaya geldi Toprak Dede. Halil Efendi'den oldu da Zehra Hanım'dan doğdu. Ölmedi yaşıyor. Eserlerinde, fikirlerinde, üretimleriyle; her fidede, ağaçta. Hayrettin Karaca, 102 yaşında...
*****
4 çocuklu ve sevgi dolu bir ailede büyüyen, doğaya ve edebiyata âşık Hayrettin; İstanbul Boğaziçi Lisesi'ni bitirir bitirmez, ailesinin triko-örme işinin başına geçti...
Karaca firmasını; ihracat konusunda Türkiye'nin liderliğini yapan, en başarılı sanayi kuruluşlarından biri haline getirdi...
Çocukluğunu şöyle anlatır Toprak Dede: Ben sanayici olmak istemiyordum. İsteğim; edebiyatla ilgilenip, kalan zamanımı doğayla iç içe geçirmekti. Fakat o günlerde babamıza karşı çıkmak söz konusu değildi...
Toprak Dede'nin doğa sevgisi, gençlik yıllarında başladı. Sık sık çevre köylere gider ve hasat zamanı köylüye yardım ederdi...
O günleri de şöyle dile getirir: Bilabedel; mısır soyar, harmanda döven kullanır, tarla bekçiliği yapardım...
*****
İçindeki bu doğa sevgisi, 50'li yaşlarında iyice baskın geldi. Ve işlerini çocuklarına devrederek, hayâlinin yolunda ilerlemeye karar verdi...
Yalova'da, Türkiye'nin ilk özel arboretumunu; yani çok çeşitli ağaçların ve fidelerin bulunduğu, bu amaçla hazırlanmış botanik bahçesini kurdu...
Yurt içi ve yurt dışında botanik bahçelerini gezdi. Gezdiği her yerden tohumlar topladı, bağlantılar kurdu...
Bugün Karaca Arboretum, dünyanın tüm botanikçileri tarafından bilinmektedir. Ve yılda iki kez yayınlanan Arboretum Magazin, bilim insanlarının araştırma ve görüşlerinin yayınlandığı bir forumdur...
14 bin türü barındıran arboretum, aynı zamanda ülkenin tehlikedeki türleri için bir gen koruma merkezidir...
Hannover Üniversitesi'nden Ekoloji profesörü Franz H. Meyer, Hayrettin KARACA için, “Şimdiye kadar hiç böylesine kişisel çıkar gütmeden, kendini insanlığın yararına adamış birine rastlamadım." diye bahseder...
*****
Tüm yurdu gezdi Toprak Dede...
Türkiye'de; insan etkisinden kaynaklanan, hızlı bir çölleşme tehdidinin de farkına vardı...
Bitki türlerinin yok olduğunu gördü...
Harap olmuş meralara, kuruyan şelalelere, yangınlar yüzünden veya tarla açmak üzere köylüler tarafından kesilmiş ormanlara rastladı...
Tehlikenin farkındaydı…
Görüyordu an be an gelen çölleşmeyi...
Bu gezilerinde, Türkiye'nin anıtsal ağaçlarının fotoğraflarını çekti. Onların korunması yönünde çalışmalar başlattı. Yetkilileri biyolojik çeşitliliğin, karşı karşıya bulunduğu tehlikelere karşı uyardı...
Gözlemlediği felaket karşısında sessiz kalamayacağını düşündü. Ve 70 yaşında yeni bir meslek edindi. Türkiye'deki çevre çalışmalarının liderliğini üstlendi...
*****
Sanayici arkadaşı Nihat Gökyiğit'le birlikte; 1992 yılında TEMA'yı ve Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı'nı kurdu...
Kâh bir köy kahvesinde 2-3 kişiye; kâh bilimsel konferanslarda, akademisyenler ve hükümet görevlilerine; dinleyici kitlesi ve sayısı ne olursa olursun, konuşmaktan ve çevre bilincinin oluşması için çalışmaktan vazgeçmedi...
Hep aynı kırmızı kazağını giyen, eskiyen gömleklerinin manşetlerini, yakalarını değiştirip yeniden kullanan, ayakkabılarına mesela gerekirse pençe yaptırıp kullanmaya devam eden Hayrettin Karaca; bu konuların sorulması üzerine, bir röportajında şöyle bir cevap vermişti: PARAM VAR AMA HAKKIM YOK! Fazladan aldığınız her bir tüketim malzemesinin doğaya bedeli var...
*****
Avrupa Parlamentosu'nun çevreci üyelerinden olan Hollanda'lı Doeke Eisma; Hayrettin Karaca ile tanıştıktan ve vakfın Türkiye'deki kırsal kalkınma projelerinden birkaçını gördükten sonra TEMA'ya üye oldu...
Ardından Hollanda gazetelerine şöyle bir yazı kaleme aldı: İnsanlar O’nunla tanışmak ve konuşmasını dinlemek için yollara dökülüyor. Çiftçilerin karşısındaki mütevazı tavrı, Gandi'nin hâline benziyor. O da Gandi gibi hizmet ettiği dava uğruna kendi kişiliğini adeta silmiş...
*****
İsveç'in Right Livehood-Doğru Yaşam Vakfı, her yıl 'Alternatif Nobel Ödülü' olarak verdiği ''Doğru Yaşam Onur Ödülü''nü 2014 yılında Hayrettin Karaca'ya verir...
Bu anlamlı ödül hakkında, bakın merhum Toprak Dede neler söyler:
"Bu ödülü almaktan çok mutlu oldum. Her ödül, kişiye bir sorumluluk verir. Bu ödüle layık olabilecek olan sorunlarla baş başayım. Bunu almak kolaydır da sürdürmek zordur...
Bunu bana, 'Yaşanılabilir dünya için emek verdiğim için' verdiler gibi geliyor. Yaşamak istiyorsanız, o halde yaşatacaksınız!
'Global ekonomi' denen o canavar; kendine hayat veren, benim de ortak olduğum doğal ekosistemi bitirinceye kadar büyümeye devam edecek. Bu korkunç! Devletleri, hükümetleri ve her kurumu esir almıştır…
Bunun çaresi var ama… Çaresi benim! Çünkü ben sebep oluyorum o tahribata. O üretiyor, ben de tüketiyorum. O halde, ben kendi kendimin katiliyim. O halde tüketmemek lazım!
Bu Anadolu'da halen yaşayan bir kültür...
"Olanın, olmayana borcu var" deriz...
"Komşusu aç yatarken, yiyenin yediği helal değildir" deriz...
"Tanrı misafiri" deriz...
İşte bu Anadolu kültürünün, dünyanın kurtuluş hareketi olduğuna inanıyorum ben. Benim aldığım ödülün temelinde bu vardır. Ben bunu yaşayıp geldim. Bu şekilde yaşadım. O nedenle bunu bana layık gördüler...
"Param var, ama hakkım yok!" diyorum ve ona göre de yaşıyorum. Gömleğimin yakasının altı delik deşiktir, çevirmişimdir. Tüketerek değil, paylaşarak mutlu olacağız dünyada...''
*****
Ne mutlu bize, Toprak Dede’nin bahsettiği gibi dünyanın kurtuluş hareketi olabilecek kadar güzel bir Anadolu kültürümüz var…
Ne mutlu bize dostlar, Toprak Dede gibi çok kıymetli yön-yol gösteren bilgelerimiz var…
Yapacakları daha çok vardı ya insanlık adına, doğa adına, güzellikler adına. 20 Ocak 2020'de, henüz 97 yaşında; akşamdan uyudu da, sabah melek olup uçtu gökyüzüne...
İnsanlığa hizmet etmek uğruna kendinden vazgeçen; hep çalışan ve hep çalışan, yine çalışan ve hep yine çalışan, bir koca yürek öldü 4 yıl önce...
Bedeni bütünleşti çok sevdiği toprakla. Şimdi her yetişen fidede, her ağaçta…
Dedim ya dostlar: 20 Ocak 2020 Pazartesi günü, garip bir İstanbul sabahında, daha önce hiç görülmemiş tir tir titreten bir soğukta ayrıldı aramızdan. Sesi boşlukta kayboldu da, bedenini çok sevdiği toprağa gömdüler, üstüne yine çok sevdiği topraktan serpelediler. Bütünleşti toprakla…
Sonsuza kadar hem de, Hayrettin Karaca…
Edirnekapı Mezarlığı’nda yatar şimdi ebedi istirahatgâhında. Sonsuza kadar yüreğimizde yaşayacaksın. Ruhun şâd olsun Hayrettin Karaca...




FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI