Bugun...


Baha Akıner

facebook-paylas
Yaşar Nabi Nayır
Tarih: 15-03-2024 15:38:00 Güncelleme: 15-03-2024 15:38:00


1930’lu yılların başı…
Cumhuriyet'in 10. yıl eserinde, Behçet Kemal Çağlar’ın da dediği ve yazdığı; bizim de her zerremize, hücrelerimize kadar özümsediğimiz gibi:
“Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan;
On yılda on beş milyon genç, yarattık her yaştan.
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük, Anayurdu dört baştan…
Türk'üz; Cumhuriyet'in, göğsümüz tunç siperi!
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri…
Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız,
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk'üz bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra da varız…
Türk'üz; Cumhuriyet'in, göğsümüz tunç siperi!
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri…
Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden İstiklâl kavgasını,
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını…
Türk'üz; Cumhuriyet'in, göğsümüz tunç siperi!
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri…
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış kitleyiz.
Uyduk görüşte bilgiye, gidişte ülküye, biz;
Tersine dönse dünya, yolumuzdan dönmeyiz...
Türk'üz; Cumhuriyet'in, göğsümüz tunç siperi!
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri…”
*****
10. Yıl Marşı olarak bestelenen bu muhteşem şiirin hissettirdiği yoğun duygulardan biraz arınıp kendimize gelecek olursak; evet dostlar, zaman 1930’lu yılların başı…
Sıra dışı devrimlerin olduğu yıllar…
Genç Cumhuriyet’in, o Cumhuriyet’in pırıl pırıl beyinlerinin ve düşüncesinin; dimdik ayağa kalktığı ve çok zor durumda olan bir ülkeyi hızla kalkındırdığı yıllar yani…
Her alanda olduğu gibi edebiyat alanında da Hasan Ali Yücel’in önderliğinde çalışmalar yapılmakta…
Bugünkü konuğumuz Varlık Dergisi'nin kurucusu Yaşar Nabi Nayır...
25 Aralık'ta 1908'de, bir Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı olarak Kuzey Makedonya'da, Üsküp'te doğdu usta. 43 yıl önce bugün de 15 Mart 1981'de, İstanbul'da ayrıldı aramızdan…
*****
Sıra dışı devrimlerin yaşandığı bu yıllarda, tam da Cumhuriyet’in kurulmasının 10. yıl dönümünde Varlık Dergisi kurulur…
Edebiyat, kültür ve sanatta devamlılığın, istikranın sembolü olan Varlık Dergisi; 89 yıldan beri kesintisiz yayın hayatını sürdürmekte…
Öyle ki; Türk şiirinin büyük ustası Fazıl Hüsnü Dağlarca, Varlık Dergisi için “Sanımca yeni Türk edebiyatının bilinçaltı odur.” saptamasını yapar…
Peki, “Varlık” dergiye isim olarak nasıl verildi?
Gelin bu konuda Mahmut Makal’ı dinleyelim. 89 yıldır Cumhuriyet ideallerinin izinden giden derginin adının nasıl konulduğunu Mahmut Makal şöyle anlatır: Yaşar Nabi, ülkedeki yazın ve kültür yoksulluğundan yola çıkıp bu alanlarda bir varlık yaratma imanıyla ‘Varlık’ koymuştur dergisinin adını...
*****
Evet, Yaşar Nabi Nayır çıkarmıştır Varlık Dergisi’ni. Peki nasıl?
Yaşar Nabi Nayır; Mustafa Kemâl ATATÜRK’ün ideallerinin, devrimlerinin sadık bir takipçisidir. O genç Cumhuriyet’in sahip olduğu azim ve ilerleme heyecanı, adeta Yaşar Nabi’nin kişiliğinde karşılığını bulur. Öyle ki; Yaşar Nabi Nayır henüz ilk sayıda derginin çıkış nedenleri, amaçları ve ilkelerini şöyle ortaya koyar:
“Memlekette bir tek hakiki san’at mecmuası yok. İnkılâbın, her sahada, yokluktan varlıklar yaratmak işine girişmiş olduğu bir devirde acısı hissedilen bu boşluğu doldurmak, duyulan bir ihtiyaca cevap vermek gayesiyledir ki “Varlık” çıkıyor. Varlık; Cumhuriyet’i en büyüğümüzden emanet alan bir Türk gençliğinin, yaratıcı bir İnkılâp neslinin sanat sahasında da var olduğunu göstermek ve onun için çalışmak istiyor...”
Derginin kurulmasında Hasan Ali Yücel’in etkisini ise şöyle anlatır: Hasan Ali Yücel’in enerjik yönetimi altında yürütülen o ateşli ve ülkülü çalışma yıllarının ülkücü heyecanını hiç unutamam…
*****
Derginin ilk iki sayısının anaparasını Nahit Sırrı Örik karşılar. Yazı işlerinin sorumluluğu ise Yaşar Nabi’ye aittir. Derginin sahibi olarak da Fransa’dan yeni dönen Sabri Esat Siyavuşgil görünür. Ünlü romancı Abdülhak Şinasi Hisar da onlarla işbirliği yapmaya söz vermiştir...
15 Temmuz 1933 tarihindeki ilk sayısında yer alan yazarlar;
Kemalettin Kâmi,
Yaşar Nabi,
Kâzım Nami,
Cevdet Kudret,
Hâmid Macit,
Abdülhak Şinasi,
Ziya Osman,
Vasfi Mahir,
Sabri Esat,
Behçet Kemal,
Feridun Fazıl,
Ahmet Kutsi,
Muzaffer Reşit,
İbrahim Necmi,
Ahmet Muhip,
Kontöz Dö Noay,
Nahit Sırrı,
Ahmet Hamdi,
Etienne Tömörkeny,
Şevket Hıfzı’dır…
Derginin basımı için o yılların Ankara’sının en prestijli matbaası Hâkimiyet-i Milliye ile anlaşılmıştır…
Dergi ilk sayısını “On Beş Günlük Sanat ve Fikir Mecmuası” ibaresi ile çıkarır. Bu ibare 132. sayıya kadar korunur. Fakat derginin 1939 yılında çıkan 132. sayısından itibaren bu ifade “Milliyetçi ve Memleketçi Fikir Mecmuası” sloganıyla değiştirilir. Sloganın değişiminde İkinci Dünya Savaşı ve etkilerinin olduğu yadsınamaz bir gerçektir…
Derginin ilk yıllarında en çok öne çıkan konu başlıkları şunlardır: Eğitim, politika, ekonomi, tarih, sosyoloji, psikoloji, fen bilimleri, güzel sanatlar, mimari, müzik, tiyatro...
*****
Varlık Dergisi, başlangıçtan günümüze kadar Batı edebiyatına verdiği önem ile de ülkemizin entelektüel birikiminin oluşmasında büyük rol oynar…
Yaşar Nabi, “Yedi Meşale”nin “Meşaleler”inden biridir. Edebiyatla doğrudan bir ilişki kuran Yaşar Nabi sayesinde, Varlık Dergisi sadece bir edebiyat dergisi olarak kalmakla yetinmez. Cumhuriyet kuşağının estetik zevkini, ideallerini, beklentilerini yönlendiren bir yayın organı olma misyonunu da üstlenir. Bu nedenle Batı edebiyatının önde gelen eserlerinin Türkçe’ye çevrilmesine de ağırlık verilmiştir…
Hatta dergi içinde “Garp Edebiyatı” başlıklı bir köşe açılır. Bu köşede çeviri eserlere her sayıda yer verilmeye çalışılır. Yaşar Nabi, batı dilleri ve edebiyatları üzerine düşüncelerini şöyle dile getirir: Telif yazılara daima en fazla yer ayırmakla beraber Garp’ın şaheserlerini ve edebi hareketlerini okuyucularımıza tanıtacağız. Ve gözlerimizi, şimdiye kadar yapıldığı gibi yalnız Fransa’ya çevirmeyeceğiz; bütün Garp dillerinden ve edebiyatlarından sırasıyla eserler neşredeceğiz…
Dergideki “Garp Edebiyatı” köşesinde sadece batı kültürüne ait çevirilere yer verilmez, bu köşenin odağında Balkan edebiyatına dair çeviriler de vardır. Yaşar Nabi Nayır’ın Üsküplü olması, Balkan edebiyatına ayrı bir önem verilmesinde önemli rol oynar…
1941 yılında Sait Faik’in bir öyküsü nedeniyle dergi askerî mahkemeye verilir. Yine de ilerleyen süreçte yayın hayatını aksatmadan sürdürmeye devam eder…
*****
Varlık Dergisi, yayın hayatı boyunca her fikre açık olmuştur. Fakat ATATÜRK ilkelerini kırmızı çizgisi olarak hep korumuştur…
Cumhuriyet’in kuruluşunun ellinci, Varlık Dergisi’nin kuruluşunun kırkıncı yıl dönümünde; Yaşar Nabi Nayır, Varlık’ın nasıl bir toplumsal ortam içinde kurulduğunu ve nasıl bir misyon yüklendiğini dergide şöyle anlatır:
“Cumhuriyetimiz onuncu yılını doldurmamıştı daha Varlık çıktığında. Çocuk çağımdan o güne kadar sayısız edebiyat dergisi; pişirilmiş, kotarılmış, piyasaya sürülmüş ama bir iki ay, bilemedim bir iki yıl geçmeden defteri dürülmüştü. 500 basılan kitapların tozlu kitapçı vitrinlerinde, on yıl sonra da güneşten solup kavrulmuş bir görünüşte boynu bükük durmakta devam ettiği bir ortam yani…
On beş milyonluk nüfusumuz içinde okuma yazma bilenlerin sayısı yüzde onu bulur mu, bulmaz mı diye tartışıldığı bir dönem…
1911’den 1922’ye on iki yıl sürmüş aralıksız savaşlar sonunda milyonlarca değerli evlâdı ile birlikte varını yoğunu yitirmiş bir ülke…
Okuma, yazma bilenlerin de kitaba, dergiye verilecek parası mı, kitap arayacak hâli mi kalmış. Abdullah Cevdet’in “Körler diyarında mum tacirleriyiz” diye nitelendirdiği yıllar…
Üstelik harf devrimi yapılalı da ancak beş yıl olmuş. Devrimlere ayak uyduramayan, yeni harfleri yeterince sökemedikleri için okumaktan tat alamayan oldukça önemli sayıda yurttaş da hâlâ eski harfli kitaplarla beslenmekte ayak diriyor…
Atatürk’ün karamsarlıkları dağıtan umut aşılayıcı sözleri çınlıyor kulaklarda. İşte bu yaratıcı soluğun dürtüsüyle doğdu Varlık…”
*****
Varlık Dergisi’nin kültür, sanat, düşünce hayatımızdaki önemine katkıda bulunan unsurlardan biri de ilk defa Varlık’ın sayfalarında yer alan dönemin genç edebiyatçılarıdır…
Melih Cevdet Anday, Sabahattin Kudret Aksal, Behçet Necatigil, Tahsin Yücel gibi şair ve yazarlar ilk şiirlerini, yazılarını Varlık’ta yayımlamışlardır…
Edebiyat tarihimizde dönüm noktalarından biri olan “Garip Hareketi” bir manifestoyla Varlık’ın sayfalarından duyurulmuştur. Yayınlandığı döneme damga vuran Fakir Baykurt’un köy notları yine Varlık’ta okurlarla buluşmuştur. Yaşar Nabi’nin bu yol açıcı, öngörülü tavrı Varlık Dergisi’nde bir gelenek halinde korunmaya devam eder…
*****
Ve bazı yazarların Varlık Dergisi hakkındaki görüşleri...
Doğan Hızlan bir yazısında Varlık Dergisi’ni ve önemini şöyle anlatır: Varlık Dergisi yalnız bir edebiyat dergisi değildi. Cumhuriyet aydınının edebi zevkini, dünya görüşünü, Cumhuriyet anlayışını da belirleyen, yönlendiren bir yayın organıydı. Köy Enstitülü de onu okurdu, bir öğretmen de, bir aydın da. Türk Edebiyatının bağımsız bir okuluydu adeta…
*****
3 Ağustos 1920’de doğan ve 22 yaşında bu hayata veda eden kelebek ömürlü şair Rüştü Onur, arkadaşı Salah Birsel’e yazdığı mektupta da şöyle bahseder Varlık Dergisi için:
“Mektubunuzu ve Orhan Veli’nin Garip adlı eserini aldım. Bugün benim için bayram oldu. Garip çok güzel... O benim kitabım oldu. Ve ben onu parasız herkese dağıtmak gibi bir his duyuyorum. Bir gün limanda veya istasyonda kucağımda bir yığın Garip olduğu halde beklesem. Ve yeni çıkan yolculara bu şehrin insanlarına (Zonguldak), tanımaları için birer tane versem. Bende olduğu gibi ondan herkeste olsa… Emin ol Salah, şiirden hiçbir zaman bugünkü kadar bahsetmedim. Ve ben bugün saat 4’te caddeden bir çocuk gibi koşarak, hatta zıplayarak geçtiğimi görenler garip buldular. Evet artık ben Garip’im…
Süleyman Efendi’yle akrabalığımız anadan geliyor. Muzaffer Tayyip gösterdiğin alâkaya teşekkür ediyor. Selamları var…
Hastalığıma gelince, sanatoryum benim için bir zaruret değildir. Gitmesem olabiliyor. Ve ben bu müzmin hastalığı atlatmış bulunuyorum. Yalnız dediğin gibi bir zaman için içkiye, kadına veda etmek icap eder. Şiir; hayatımda tâli bir unsur olarak kalsaydı, bir müddet için vazgeçebilirdim. Böyle olmadığı için şiiri bir zaman için bırakmak benim için ölümü beklemek gibi bir şey olur...
Zaten şiir varsa ben varım. Aksi hâli kim iddia edebilir? Varlık’a şiirlerimi göndermiştim, Muzaffer Tayyip’le. Yaşar Nabi Nayır mektupla basılacağını haber veriyor. Çok sevindik...”
*****
Tahsin Yücel, Varlık Dergisi için “Varlık’ı bir yazın okuluna dönüştüren şey, Yaşar Nabi’nin beğenisi ve titizliği kadar yazarın, ozanın ve okurun bu beğeniye ve titizliğe verdiği önemdi de. Böylece genç ozanlar, genç öykücüler, genç denemeciler için Varlık’ta bir yapıt yayımlamak yazın dünyası¬na katılmak anlamını taşıyordu” der mesela…
*****
Ülkü Tamer ise “1950’lerde Gaziantep’te her ayın belirli iki günü, belirli saatlerde Arif Güzel’e uğrardım. Onun bir masa büyüklüğündeki kitabevine… Arif Güzel, dükkânı bana emanet edip postaneye gider, biraz sonra ellerinde kitap, dergi paketleriyle dönerdi. Varlık Dergisi’ni, Varlık Yayınları’nın paketlerini ben açardım hep. Yaşar Nabi, uzaklarda bir çocuğun dergisini, kitaplarını nasıl beklediğini bilmezdi. Belki de bilirdi” der…
*****
Yaşar Nabi Nayır, dergide hemen her sayıda kaleme aldığı baş makalesiyle gündem oluşturan bir yazar ve yayın yönetmeniydi…
1981 yılında aramızdan ayrılana kadar, yaşamının son 48 yılında dergiyi tek başına yönetti…
Bu ülkemiz ve edebiyatımız için öyle bir şans, öyle bir varsıllık, öyle bir Varlık ki; Cumhuriyet kültürünün sacayaklarından biri olarak nitelendirilen, Yazar ve eleştirmenler tarafından bir yazın okulu, edebiyatımızda bir köşe taşı olarak düşünülen bir dergi, bir oluşum…
89 yıldan beri süregelen…
İçinde;
Cahit Sıtkı Tarancı,
Orhan Veli Kanık,
Sait Faik Abasıyanık,
Nurullah Ataç,
Ziya Osman Saba,
Oktay Akbal,
Mahmut Makal,
Necati Cumalı,
Fazıl Hüsnü Dağlarca,
Behçet Necatigil,
Cahit Külebi,
Orhan Kemal,
Haldun Taner,
Tahsin Yücel gibi önemli Türk edebiyatçılarının yazılarının
ve
Dostoyevski,
Turgenyev,
Gogol,
Kafka,
Tolstoy,
Steinbeck,
Hemingway,
Balzac,
Malraux,
Zola,
Gide,
Camus,
Sartre gibi dünyaca ünlü yazarların yüzlerce çevirisinin yayınlandığı; nice yazarların, şairlerin, edebiyatçıların ve sanatçıların geçtiği…
İyi ki varsın Varlık Dergisi…
İyi ki gelip geçmişsin bu dünyadan Yaşar Nabi Nayır... gelip geçmişsin ki, böyle kıymetli üretimler gerçekleştirmişsin...
Ölüm yıl dönümünde saygı ve minnetle...
Bu kadar kötüyken her şey ve kötüler kötülüklerini yapma konusunda bu kadar mahirken, koca koca büyüklerimizin artık nasıl rahatsız oldularsa üniversitelerin Fen-Edebiyat Fakültelerinden “Edebiyat” ismini kaldırıp başka isimler koydukları bu karanlık dönemde, 100. yılını da görebilmek ümidiyle…




FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI